Bu mektup 1 Kasım 2017'de gönderilmiştir.

Bu sana ilk mektup-mail. Günlerdir bu anı bekliyordum. Kelimelerin birbiri ardına hızla dizildiği, kendimden başkasının yazdığı kuşkusuna düşecek kadar akışa kapıldığım anı.
Bu mektubu yazarken son zamanlarda sık sık dinlediğim şarkıları derlediğim bir playlist dinleyeceğim. Belki sana da okurken eşlik eder ekim boyu biriktirdiğim şarkılar.
Playlistin ismini Mektup #1 koydum. Kendisi "Ekime Veda" playlisti olarak da düşünülebilir.
Büyük bir kısmında pencerelerimizi sonuna kadar açık bırakabildiğimiz ekim günlerini üzerimizde montlar, ayaklarımızda botlar ile geride bıraktık. Bu ay zor geldi bana, çok sevdiğim bir dostumu kaybettim yakınlarda. Sana bir sonraki mektubumda ondan uzun uzun bahsedeceğim ama önce her şeyi sindirmeye ve sonrasında da kabullenmeye ihtiyacım var. Anlayacak bir şey yok ama anlamaya ihtiyacım var. Kısa, hayat kısa.
Sadece bugün olanları anlatmak istiyorum. Karşı apartmanın çatısında bir martı Beşiktaş'ı olabilecek en güzel yerden izliyor. En üst kattaki kadın çamaşırları astı, birazdan sigarasını içmek için tertemiz
çamaşırların altına oturacak. Bütün yaz onu sigara içerken izledim, alt kattaki yaşlı kadını da çiçeklerini sularken. Yaz biteli epey oldu, çiçekler içeri taşındı, çamaşırlar pek kolay kurumuyor artık. Sonbahar İstanbul'a yavaş yavaş geldi, geldiğinin yüz katı hızla yerini kışa mı bırakıyor sanki?
Şairler Parkı, Sanatçılar Parkı, Şair Nedim, Şair Leyla, Şair Nazım.
Evden çıktım bu akşam, bildiğim yollardan birinden bildiğim bir semte doğru yürüdüm. Farklı yollar deniyor musun, yoksa hep aynı yola mı saparsın? Galiba ben bir yere çıkan tüm yolları keşfetmekten ve aralarından birini seçmekten hoşlanıyorum. Bazen dimdik yokuşlu ama en kısa yolu tercih ederken, bazen sallana sallana yürümek ve etrafımdaki her şeye dikkat kesilmek istiyorum. Eve dönüş yollarımı düşünürken "Eve Dönmenin Yolları" isimli bir kitaba rastladım ve bunu bir işaret kabul edip aldım. İkinci mektubumda bahsedecek bir başka şey daha.
Şu sıralar ilk albümümün kayıtları sürüyor. 2017 bitmeden sana ulaşmasını umuyorum. Seninle albümümün ismini paylaşmak çok isterdim ama hala karar verebilmiş değilim ve bu beni bazen korkutuyor ama hayatta daha korkutucu şeyler de var.
Ah bu arada, benimle mail adresini paylaşma inceliği gösterdiğin için çok teşekkür ederim!
Bir de ilk mektubuma bir konser duyurusu iliştireyim, Gözde Öney'ciğimle birlikte 16 Kasım Perşembe DasDas'ta konserimiz olacak.
Etkinlik sayfası bu: http://dasdas.com.tr/calendar/event/gozde-oney-ve-simge-pinar
Şu da Gözde'nin en sevdiğim şarkılarından yalnızca biri!
Her sabah bir şeyler karalamaya çalışıyorum ama genellikle rüyalarımın etkisinden kurtulamadığım, ağır sabahlarda elim kaleme gidiyor. Bugün en son tuttuğum defteri baştan sona okumaya başladım. Bir sabah şöyle yazmışım: "Şimdi sürprizleri bekleyeceğim. Sürprizleri beklemek... Saçma!!!!" Kasım hoşgeldi!
Görseller: 1. Paris'te yanlışlıkla çekilen bir fotoğraf 2. Işığını Söndürme Sakın! 3. Sanatçılar Parkı 4. 5. Don't grow up, it's a trap!
Bugün 18.12.2020 kendimi huzursuz hissettiğim zamanlar senin mektuplarında buluyorum kendimi o kadar iyi geliyorlar ki iyi ki varsın Simge Pınar 🧡
Ah şu her seferinde büyük bir hevesle beklediğim mektupların temelini oluşturan birinci mektup! canımsın💕